NAKLEN TELEVOLE

SUNUCU: Hoşgeldiniz sayın konuklar... Kritik bir soruyla programı açmak istiyorum. Bugün oynanan Fenerbohça - Balatasaray maçını hakemi sizce yumuşak mıydı?..

TORMANBEY: Hiç tereddütsüz yumuşak bir hakemdi. Pozisyonu yeniden izledeğimizde göreceğiz ki, hakem yumuşaktır. Kamera hala yalama olmadıysa pozisyonu  bir görelim. Evet, ileri al Uğur, geri al Uğur, hop hop Uğur Jop Uğur. Eveeeeet, kamera 150 bin kere zum yaptığında açıkça görülüyor ki, hakem, Hacı'nın dirsek darbesini gördüğü halde düdük çalmamış ve oyuna devam kararı vermiştir. Bundan da anlıyoruz ki, kırmızı kart göstermeyen bu hakem yumuşak bir hakemdir. Sert bir hakem olsaydı, hem kart gösterir, hem de parmağını Hacı'nın gözlerine doğru oynatarak 'adam gibi oynasana lan, eşşoğlusu' derdi.

SARIKANAT: Bana kalırsa-ki kaldığı gün gibi aşikar-, orta hakem yumuşak, birinci yardımcı hakem orta yumuşak ve ikinci yardımcı hakem ise orta sertlikteydi. Bunun yanında maç esnasında aldığım notlara baktığımda ise şunları görüyoruz: Seyircilerin yüzde 45'i yumuşak, yedek futbolcuların yüzde 35'i orta sert, top toplayıcıların ise tamamı haşin ve gaddar. Şimdi, neden bu notları tuttun, çok mu lazımdı, diyecek soracak olursanız...

SUNUCU: Evet, sayın Sarıkanat, bu notları neden tuttunuz, oysa ki biz o kadar zor sormuyoruz; sadece hakemlerin yumuşaklığını soruyoruz. Siz galiba zor sorarız diye, ne bulursanız not almışsınız...

SARIKANAT:  Valla efendim, biz eskiden böyle notlar almazdık. Ne var ki, yazılı ve görsel medyada artık ıcığının cıcığını bile kurcaladıklarından her bir şeyi tastamam not almaktayım. Yoksa bir halta yarayacağından değil...

SUNUCU: Neyse programımıza devam edelim. İkinci sorum şu olacak: Aynı maçta hakem başlama düdüğünü çalarken, sağ elinin küçük parmağıyla da burnunu karıştırdı. Sizce bu fair playvari bir yaklaşım mıdır? Yoksa nedir, örneklerle betimleyiniz...

TORMANBEY: Hakemlerimiz hiz bozulmasınlar ama, yeni hakemlerimizde hiç iş yok. Şahsen ben, başlama düdüğünü çalarken, hem burnumu karıştırabiliyor, hem popomu kaşıyabiliyor ve hem de iki ofsayt, bir de penaltı verebiliyordum. Nerede o eski hakemler, yani ben!

SARIKANAT: Torman Bey konuyu saptırıyorlar... Burada önemli olan nokta şudur: Hakem burnunu karıştırırken topa kaç metre mesafede, aynı anda da yelleniyor mu ve en önemlisi de, topun ağırlığı nizami mi?.. Torman Bey bu önemli konuları nedense es geçiyor. Neden, çünkü yarası var. Çünkü, kendisi hakemlik yaptığı zamanlarda burnunu karıştırırken, aynı zamanda da yellenir ve cümle mümin müslümanlar da, ramazan topu atıldı sanıp, oruçlarını bozar idiler. Yaaaa, naber?

SUNUCU: İsterseniz bu nazik konuyu geçilim sayın konuklarım... 
Şimdi şöyle bir sorum olacak. Şamrel diye bir futbolcu var, ama kimisi hiç beğenmezken, kimisi de yerden yere vuruyor. Bu nasıl oluyor da oluyor. Sizce şamrel nasıldır, fasıl mıdır?

TORMANBEY: Bir kere şunu öncelikle vurgulamalıyım ki; ben futbolcu olsaydım, 40 tane şamreli cebimden çıkartırdım; politikacı olsaydım başbakan olurdum; manken olsaydım günde en az 20 skandala adım karışırdı; halterci olsaydım dünyanın yükünü kaldırırdım. Şamrele gelecek olursak, çok teknik bir fudbolcu kendisi. Ancak, benim verdiğim taktiklere tıpı tıpına uyarsa başarılı olabilir. HULUÇ'un verdiği taktiklerle, Ümraniyespor'da bile yedek oynar. 

SARIKANAT: Torman Bey, konuyu gene saptırıyor sayın sunucu. Zaten, kendisinin ne sapık olduğunu bütün futbol camiası biliyor. Ayrıca 'fudbol' deyip durmasın, doğrusu futbol'dur. Cahil cühelaya program verirsen olacağı budur işte. Konumuza dönecek olursak, Şamrel çok kaliteli bir futbolcu. Ancak Galatasaray'a bundan en az dört tane lazım. Biliyorsunuz ki, taşıtlarda da 4 şamrel kullanılır. Bu son derece basit mantıkla bile çözümü bulmak zor değildir. 

SUNUCU: Sayın konuklarımız, sorularım devam ediyor. Sizce bu yıl kim şampiyon olur?

TORMANBEY: Çok isabetli bir soru sordunuz ve çok şanslısınız ki bana sordunuz. bu sorunun cevabını Türkiye'de... Türkiye mi dedim pardon dünya'da benden başkası bilemez. Şimdi sorunuzu cevaplamaya ve sizleri bilgi manyağı yapmaya çalışayım. Bu sene, kalecisi çok iyi olan; defansı çok sağlam olan, orta sahası azman olan ve dahi forveti çok golcü olan takım şampiyon olur. Olamaz diyenin alnını karışlarım...

SARIKANAT: Yuh, bu kadar da olmaz artık. Senin söylediklerini sokaktaki veletler de biliyor pörsümüş karizma. Yeni birşey söylemiyorsun ki... Buna rağmen bir sürü şeyi de söylemedin. Bir kere, hakemlerin de şampiyon olacak takımı önceden sezip desteklemeleri lazım. Efendime söyleyeyim, federasyonun şampiyon takımın cezalarında toleranslı olması lazım. Benim gibi zeki adamların fikirleri ve zikirleri lazım. Ben lazımım ve vazgeçilmezim.
 

 Devam edecek.....