Traji-komik uclu ve mizah

Yeni"stand-up"cilari politik olarak, "muhafazakâr omurgali sozde cagdaslar" diye nitelemek mumkun
Olay, kisi, dusunce, nesne ve kavramlara gulunc, siradisi ve eglenceli bir dille yaklasimin adi olan mizahin asil prim yaptigi nokta, kaba/sulu/belden asagi sakalar degil, zeka ve elestirellik kokan esprilerdir. Burada esprinin guldururken bile dusunduren boyutu (nuktedanlik), icerdigi ince ve derin anlamdan kaynaklanir. Bati'daki esprit ya da humour toplumsal bir islev ile yukumlendigi icin guldururken mutlaka duzeyli bir bicimde dusunmeyi, sorgulamayi ve elestirmeyi de izleyiciye, okuyucuya, dinleyiciye saglar. Gelenekler, kurallar, otoriter sistem ve yonetimleri, ahlaksizlik ve adaletsizlikleri yenmenin onemli bir yonetimi/yolu olarak mizah, eglendirip guldururken bile kendi icinde onceden kurdugu (apriori) bir ciddilik tasir. Mizah, insani hem ozgurlesebilme bilincine yoneltir (ama gerceklerden koparip bir hayal alemine daldirarak degil) hem de bir tur arinma (katharsis) islevi gorerek uzerine gidilen ya da gidilmesi gereken komiklik konusunun -gercekdisi da olsa- asilmasi duygusunu verir insana.
Eski Yunan'da komedya ile baslayan ve eglendirirken dusunduren ve elestiren/yeren, Ortacag'da soytarilarla, ozellikle karnavallarda suren ve daha sonra 17., 18. ve 19. yuzyillarda Moliere, Dickens gibi usta yazarlarin yapitlarinda daha da inceltilmis ve duygusallikla orulen mizah, 20. yuzyilda yasayan trajediler nedeniyle kara bir nitelik aldi. 20. yuzyilda kara mizahin elestirel oklarini acimasizca firlattigi baslica hedefler, fasizm, bagnazlik, kapitalizm, burokratik yabancilasma, toplumsal yasamda tutuculuk vb. oldu. Semavi dinlerin ve dunyevi otoritelerin yasaklama ve dislamalarina ragmen mizah gelenegi, Bati dunyasinda giderek sistemli, ciddi ve ince-elestirel bir nitelik aldi.
1990'lara gelinceye kadar Turkiye'de cok farkli cevrelerde duzeyli mizahcilarin degerli urunler verdiklerini, yapitlarinda/etkinliklerinde "mutlaka bir tekere comak soktuklari" icin cesitli bicimlerde cezalandirildiklarini ve meslek ahlaki ile kendi yasantilari arasinda birebir tutarli bir iliski kurduklarini animsatmaya gerek yok. Bu yuzden Turkiye'de duzeyli mizah sanatcilari, politik, sanatsal ve toplumsal gorev duygularini hic kaybetmeden belli bir ciddiyetle etkinliklerini gerceklestirmislerdi. Bu gelenegin 1990'larda yavas yavas degismeye basladigini, mizah yerine bir tur banalligin gayet buyuk para ve popularite ile pazarlanmaya basladigini gorduk. Kuresellesme, postmodernizm, imaj, marjinallik vb. olgulariyla mizahin bir kolunun (stand-up) one cikip kendine ozgu bir hayat tarzi bile yarattigi soylenebilir. Karikatur alaninda Leman dergisiyle en ust seviyesine cikan bu hayat tarzi, mutlaka incelenmesi gereken anlamli sosyolojik ozellikler gosteriyor. Nedir bu hayat tarzi? Yasami "geyik muhabbetleri" denilen bir tur hafiflikle algilama/yorumlama, sozde toplumsal idealler diye satilan bazi dusunceleri bireysel oykuler icinde ama egoistce bir ustalikla damitma, alternatiflik adina bir tur zuppeligi rutinlestirme, konformizm diye elestirilen sistemin aciklarini en kurnazca bicimde yakalayip degerlendirme, bayagi cinsel odakli sozcuk oyunlarini mizah sanati diye benimseme ve cevreye yutturmaya calisma, her seyi dalga gecmek adina "ti'ye alma" vb. Mekâni kafe, bar, okul kantinleri, sokak ve kaldirimlar, izbe konutlar, internet kafe vb. olan bu hayat tarzi neo-liberal dalgayla (ozellikle postmodernizmle) belirlenen ve muhalifligi bir cesit "sululuk" olarak algilayan / pazarlayan bir tarz.
Toplumun belli bir kesiminde Nejat Uygur ve benzerleri ile populerlesen bu belden asagi ve kadini (bazan de her iki cinsi) asagilayici "espri" tarzini yeniden uretme kaynaginin, aslinda bu konuyu surekli kasiyan boyali medya oldugu iyi bilinir. Bu tarzin birakin muhalif ve elestirel olmayi, asiri konformist ve duzenin mutlak yanlisi oldugu da soylenebilir. iste, 1990'larin ikinci yarisindan itibaren bu konformist tarza karsi mizahta genc ve dinamikligi, radikalligi, farkli olmayi, bir tur muhalifligi ve elestirelligi simgeledigi sanilan "stand-up"cilarin (ve izleyicilerinin) yogunlukla genc ve universiteli olmasi, bu alanin giderek sistem-karsiti bir yol tutturacaginin dusunulmesine yol acmisti. Sinek uclusu'nu izleyen, begenen, onlari yaptigi her seye agzi acik gulme krizlerine tutulan, hatta onlari bir tur idol haline getiren gencler, bu "cok parali kisiler"in hayata iliskin ciddi bir laf etme durumunda kaldiklarinda ne derece acinasi durumlara dustuklerini gorebilmelidirler. Ornegin, gecenlerdeki Siyaset Meydani'nda Beyaz cumhurbaskanligi icin Cevik Bir'i, Yilmaz Erdogan Erdal inonu'yu uygun aday olarak gorduklerini soylemislerdi (Cem Yilmaz'in ise boyle bir soruya yaniti yine beklendigi gibiydi; sululuk) Simdi soruyorum: Bu ne bicim genclik? Guldurenler genc, gulenler genc ama gosterdikleri adaylar, yerin dibine batirdiklarini sandiklari yasli kusak, hem de yasli kusagin emeklileri. Burada bir terslik var sanilacak oysa yok cunku, ilk olarak, sinek uclusu, ve onlarin izleyenleri, mizahin bir sanat (art) degil, sadece eglence (entertainment) fakat sulu, yapiskan, bayagi bir eglence oldugunu saniyorlar ve fena halde yaniliyorlar cunku mizahin, (ciddi, muhalif, elestirel ve sanatsal mizahin) tarihi boyunca asla uzlasmadigi alanlarin en basinda tutucu siyaset gelir. Bu nedenle yeni "stand-up"cilarin, politik olarak, izleyenleri gibi bir cesit "muhafazakâr omurgali sozde cagdaslar" olduklari ileri surulebilir. ikinci olarak, cok yuksek ucretler kazanan, barlardan cikmayan, surekli sevgili eskiten, luks araba ve mekânlarda habire poz veren, siyasal bilinc kaygisi guder gibi yapip apolitik davranan, ucuz magazin basinini gittikleri her yere, yaptiklari ve yedikleri her seye ortak eden bu "gercekten traji-komik uclu"nun muhalifligi, eglence dunyasinda baslar ve ancak corbaci da biter.
Ozalizm'in urunleri olan bu stand-up'cilarin popcular gibi gelip gecici ama en kisa surede gecici bir ruzgâr oldugunu dusunuyorum. Gelip gececeklerdir. Minibus soforunun ucret isterken yolculara "arkadan almayan var mi?" dedigini sanan ve bunu mizah diye satanlarin bayagiliklari, lumpence ve argoca konusmalari, kadini asagilayan ustu kapali nitelemeleri, vb. mizah sanatina hakarettir. Bir Ferhan Sensoy uslubunu, sanatsal duzeyliligini, ince ve zeka kokan muhalif nuktedanligini, zengin sozcuk oyunlarini, gunluk yasamin absurdluklerinin derinlemesine analizini becerebilmek icin once hakikaten okumak gerekir. Okudugunu, gordugunu, duydugunu ve hissettigini mizah sanatina aktarabilmek icin de anlamli bir bir dunya gorusune sahip olmalidir.
* Dr. Ankara Universitesi