ANKARA'DA SADECE 25 YAŞINDAN BÜYÜKLERİN GİREBİLECEĞİ BİR OYUN ALANI:
"DÜŞLER MAALLESİ"
Mızıkçılık serbest, cep
telefonu yasak!
Yalçın Ergir bir "uçuk" dişhekimi. İçindeki çocuğu susturamayınca kendisi
gibi olanların her tür çocuk oyununu oynayabileceği bir mahalle projesi
geliştirdi. Çankaya Belediyesi'nin desteklediği proje bu yaz gerçekleşecek.
25 yaşından küçüklerin giremeyeceği "maalle"de
misketten yakantopa, saklambaçtan sekseke her tür oyun oynanacak. Maalle'nin
macuncusu, yoğurtçusu ve tabii "delisi" görevlerini belediye çalışanları
üstlenecek.
"Yaşamak" cesaret ister. Bu yüzden de insanların çok azı yaşar. Daha
doğrusu Oscar Wilde'ın dediği gibi, yalnızca "günü kurtarır, varolmakla
yetinir ve kendi varlığı altında ezilir." Susurluk kamyonundan çetelere,
yolsuzluklardan yangınlara kadar gündelik hayatımız, irademiz dışında gelişen
olaylarla işgal altında. Etrafımızı kuşatan sosyal ve siyasal atmosfer
nefes almamızı bile güçleştirecek bir özellik arzediyor. Değil geleceğe
ilişkin hayaller kurmak, bugünü düşünmek bile zor geliyor çoğumuza.
Bundan yaklaşık iki ay önce, Ankara'da kentin tam göbeğindeki
muayenehanesinde oturan bir genç adam yaşamaya cesareti olduğunu düşündü.
Sıradanlıkların ve gri binaların arkasında bir yerlerde, rengârenk bir
dünya kurmaya karar verdi. Aklındaki projeyi kerli ferli bir politikacıya
götürürken de son derece endişeliydi. Bu iriyarı bıyıklı adam, karşısında
konuştukça ezilip büzülen gence gözleri parlayarak sordu: "Misket de oynar
mıyız?" İlk bakışta pek de inandırıcı gelmeyen bu konuşma aynıyla gerçek.
Kahramanları da dişhekimi Yalçın Ergir ile Çankaya Belediye Başkanı Doğan
Taşdelen.
"Kız kavgası çıkabilir!"
"Bir gün, biz büyükler neden birleşip oyunlar oynamıyoruz, diye düşünürken
bu fikrimi birkaç arkadaşıma açtım. Çok ciddi bildiğim, hiç konuşmayan,
suratsız birçok tanıdığın oyun mahallesi fikri karşısında ne hale geldiklerini
anlatabilmeyi çok isterdim. herkes bir zamanlar oynadığı oyunları anlatmaya
başladı. Misketle oynanan çeşitli oyunlara, çelik çomaktan sekseğe, yakantoptan
istopa, dalyaya kadar bildik bilmedik bir sürü oyun adı çıktı ortaya."
Yalçın Ergir'i Aktüel okurları geçen yıl yaptığımız "Eğlenceli
Dişçi" haberimizle yakından tanıyor. Durduğu yerde ilginç projeler üretip
onları gerçekleştiren bir tuhaf adam. Yaratıcılıkta sınırsız bir zihin
genişliğine sahip; deniz kabuğundan yaptığı musluktan ve telefondan icat
ettiği sifondan tutun da eğlenceli lambalara kadar... Çoğu kişinin kâbusu
olan dişhekimi ve muayenehanesini bir çekim merkezi haline getirmiş. O
mekâna verdiği "fırlama" hava nedeniyle de özellikle çocukların bir numarası.
Ergir, iş yaşamında kısmen yakaladığı bu renkliliği gündelik hayata da
taşımaya karar verince ortaya bir oyun mahallesi projesi çıkmış. Proje
Çankaya'nın CHP'li Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'e götürülmüş ve "içindeki
çocuğu yaşatan"lara oyun alanı, yani "Düşler Maallesi" fikri kesinlik kazanmış.
Çankaya Belediyesi'ne ait, kent merkezine yaklaşık yarım saat
uzaktaki Ahlatlıbel alanında kurulması planlanan oyun merkezi sadece 25
yaşından büyüklere hizmet verecek.
Peki "Düşler Maallesi"nde neler olacak? Cevabı, Dr. Yalçın
Ergir'e bırakalım: "Maallede 'çocuklar' duvarların üstüne oturup sohbet
edecekler. Anket defterleri doldurup sevgili keşfedecek, aynı kızlara asılacaklar.
Oyunlarda 'adam almak için' adım hesabı yapılacak..." herşey iyi güzel
de ya "aynı kıza asılma" konusunda kavga çıkarsa? "Bundan daha doğal ne
olabilir" diyor Ergin ve ekliyor: "Onun için bu parka kesici, delici alet
getirmek yasak ya!"
Hoş yasaklar
Büyüklere oyun alanı projesi içinde misket oynama alanları, taştan
kaleler, seksek alanları, sohbet duvarları, salıncaklar, kaydıraklar ve
yuvarlanma tepeleri var. Ahlatlıbel'deki bu "Düşler Maallesi"nde "büyüklerin"
koyduğu yasaklar şimdiden belli: Cep telefonu, borsa endeksleri ve sigara
taşımak, iş ve özellikle de siyaset konuşmak! Yasakların kontrolü "Maalle"nin
kapısında bitiyor. Girişin hemen başından itibaren "mızıkçılık" serbest.
Çocukluk günlerine dönüş de böylece başlıyor.
Yapay da olsa bir "maalle" kurulur
da onun "demirbaşları" olmaz mı? horoz ve elma şekercisi, yoğurtçu, macuncu,
zaman zaman çocukların topunu kesen "mahallenin huysuzu," bekçi ve bir
de "mahallenin delisi"... Bu "görevliler" Çankaya Belediyesi'nden temin
edilecek.
İster iş çıkışında ister tatil günlerinde "çocuklar" oyun oynarken
gerçek çocuklar ne yapacak? Onlar, yani zamâne çocukları da kendilerine
ayrılan bölümlerde bilgisayarlarlarıyla başbaşa kalacak. Günümüz çocuklarının
sıra sıra apartmanlar arasında, sanal bir dünyada emniyet içinde ama yalnız
yaşadığını söyleyen Ergir, "maalle"nin küçüklerin
ilgisini çekmeyeceği görüşünde: "Annebabaları onları çok seviyor. Beta
virüsü kapmasınlar, diye kalabalık ortamlara sokmuyorlar. haftasonu çocuklar
ya Galleria ya da Karum'dalar. Babalar şirket bilançolarını izlerken çocuklar
dersane rating'i peşinde. hepsi birer test uzmanı. Sayısal - sözel yuvarlanıp
gidiyorlar. hayata açılan pencereleri Windows 95. Bunlar hiç sopa yememiş,
ağaca tırmanmamış, dizlerinde metrekare kabuklar oluşmamış çocuklar."
"Maalle"nin çalışmaları süredursun
bu fikirden etkilenen yetişkin başkentliler zaman zaman birleşip parklarda
oyun oynamaya başlamış bile. "Maalle"nin bir
an önce açılmasını bekleyen hamise Erbaş (36) özel bir bankada çalışıyor:
"Projeyi duyduğumda çok heyecanlandım. En büyük özlemim seksek ve salıncak.
Bana masal gibi geliyor ama gerçekleştiği takdirde bence çoğu insanın gönülden
arzulayıp bir türlü telafffuz edemediği bir olay olacak. Şimdi bazı günler
arkadaşlarla buluşup yakantop, istop falan oynuyoruz. hem gündelik sıkıntılardan
uzaklaşıyoruz, hem de eğleniyoruz."
Finans uzmanı İstem İnan da (29) projenin bir an önce tamamlanmasını
bekliyor. O da oyuna şimdiden başlayanlardan. Çevrenin bu durumu yadırgamasından
şikayetçi.
Yalçın Ergir, Maalle tamamlanmadan
kendine bir ekip kurmuş bile. Kimi öğretim üyesi, kimi borsacı... Ortak
tutkularıysa geçmişe duydukları özlem ve gittikçe kirlenip grileşen bir
ortamda kendilerine renkli bir dünya yaratmak. Onların herşeye rağmen yaşamaya
cesaretleri var ve gerçekleştiremediklerinden ötürü yaşama arkalarını dönmeme,
mazeret yaratmama kararı almışlar. Ne giyim kuşam ne de 'çevre ne der'
kaygıları var. Şimdilik belki üç - beş kişiler. Ama gün geçtikçe kalabalıklaşıyorlar
ve eski mahallelerine özlemle yeni "Maalle"lerinin
bitmesini bekliyorlar. Dudaklarında bir Ezginin Günlüğü şarkısı: "Ben çıktım
düşler sokağından/ Bir gece vaktiydi/ Ceplerimde hacıyatmazlar!"