TODE BLAZEVZKI

KARİKATÜRCÜLER TARAFINDAN YARATICI ÇALIŞMALARINDA EN ÇOK YAPILAN ORTAK HATALAR VE KARİKATÜRDEKİ SANATSAL DEĞER ETKİLERİ

Dünya sanatındaki görsel çeşitlilikler arasında bütün biçimleriyle karikatür, basılı veya diğer kitle iletişim araçlarında en çok kullanılanlardandır. Tarih öncesi çağlardan çağdaş zamanlara kadar devamlı çıkışı, çağımızın son birkaç yüzyılında kitle iletişim araçlarının insanlar arasında yaygınlaşması, çok iyi kalitede ürünlerin basılması (gazeteler, dergiler, kitaplar vb...), bilgilenmeyi sağlayan elektronik ve diğer araçların gelişmesi ve de insanların bu tür haberleşme ve bilgilenmeye ihtiyaç duyması sonunda son birkaç yüzyılda zirveye ulaştı.

Ancak , karikatüristler tarafından ihmal edilen, karikatürün estetik özelliklerini ve aynı zamanda bir kültür ürünü olması ününü doğrudan etkileyen birkaç zayıf noktaya (hatalar ve boşlamalar) değinmek istiyorum.

Eğer, bir sanat yapımı olmasına rağmen karikatürün görselliğin doğasındaki yüksek estetik özelliklerin çeşitliliğini taşımadığını kabul edersek, kaçınılmaz olarak bir soru ortaya çıkar: Karikatüristin çizim sırasında çalışmaya olan tutumu nedir? Daha başka bir deyişle, dikkatli olmanın veya gösterilen çabanın ölçütü nedir, yani karikatüristin çizerken sahip olduğu profesyonel özellikler nelerdir? Her zaman tamamen farkında mıdır ya da ne kadar haberdardır? Bence karikatüristler bu konulara her zaman yeterince dikkat etmiyorlar.Çoğu zaman değişik nedenlerden ötürü karikatüristler çalışmalarında mantıksız, kabul edilemez, alışılmadık ve hatta bazen saçma çağrışımlarda bulunmalarıyla, gazete okuyucusunda veya izleyeninde genellikle kötü bir izlenim bırakan bazı öğelere, kavramlara ve detaylara dikkat etmezler.

Birkaç öğe bu kötü durumu sağlayabilir. Ençok, konunun güncel olmaması, karikatüristin çalışmalarındaki ilgisizlik, ticarileştirme, zaman azlığı, karikatüristin yaratıcılığının daha önceki sonuçları sayesinde kendine olan güveni ve yapılan gerçek olmayan, geçici ve önyargılı eleştiriler.

Genellikle sorun bazı kavramsal ihmaller ve azlıklar, gereksizce eklenen küçük ayrıntılar ya da gerektiği halde çizilmeyen ayrıntılar, karikatüristin yeterince dikkat etmemesiyle şanseseri çizilen öğeler vs..., yani herşey mantıksal olarak çizilmelidir. Bütün bu öğeler karikatürün ününe olumsuz etki yapar.

İşte bazı örnekler:

1-) En belirgin örneklerden, mantıktan yoksun bir tane. Karikatür, insanların gülmesini sağlayan esprili bir çalışma olmasına rağmen, değerini şeylerin yerlerini değiştirmekle ve abartıyla kazanır, ama bunda da dikkat edilmesi gereken bir mantık sırası olması gerekir. Karikatüristin mantıksız fikirlerini eklemesi kabul edilemez ve gereksizdir, örneğin iki bacağını da kısa pantolonun bir tarafına sokmuş olan bir kişi veya bir haltercinin kesilen başıyla birlikte ağırlık kaldırması veya bir bayrak taşıyıcısının ellerine kırık olan bayrak sopasının batması gibi... Varsayabileceğimiz gibi, hepsi sanatsal çözümde mantıksız. Dolayısıyla bir soru merak uyandırıyor: Karikatürist neden bu tür bir ifade seçmiş? Ve daha da fazlası, bu çeşit konular sıklıkla izleyenin yadsımasına neden oluyor. İşte bu nedenden ötürü karikatürist dikkatli olmalıdır.

2-) Karikatüristler tarafından en çok yapılan bir başka hata ya da örnek ise, sanatın karikatüre etkisini çok abartmalarıdır. Özel bir grafik ifade olan karikatür, hiçbir ‘sert’ sanata izin vermez, özellikle de görsel karakteristiği olan bir sanata. Çok sık olarak (karikatüristin tamamen taraflı gerekçelerinden başka - örneğin okuyucular tarafından kabul edilme isteği veya ‘büyük’ sanatçı olma hayali), bazı karikatüristler çalışmalarının artistik değerini arttırma amacıyla karikatürlerini çok gölgelendirirler ve renklendirirler. Çoğu zaman karikatüristler, bilinçli olsun olmasın, çalışmalarını gereğinden fazla güzelleştirmeye çalışırlar ve böylece karikatürün en önemli öğesi olan fikirin zayıflığını kapatırlar. Karikatür, galeride sergilenmeye niyetlenilse de, izleyenin çizerin fikrini anlamak için çok düşünmesini sağlayacak kadar sanatsal öğeye sahip olmamalıdır, çünkü bu sunulan manevi değerlerden alınan zevki azaltır. Tam tersi, karikatür ilk başta sadeliği ve akılcılığıyla, daha sonra estetik görünümüyle hemen ilk anda amacına ulaşmalı, izleyeni sadece güldürmemeli, manevi tatminini de sağlamalıdır. Eğer bu ilk anda veya hiçbir zaman gerçekleşmezse, sanatsal özelliklerinin yüceliğine ve elyapımı iyileştirmelerine rağmen karikatür başarısız sayılır.

3-) Sözü edilen,istenmeyerek yapılan aşırmacılık örneği, karikatüristler tarafından en çok yapılan hatalardan biridir ve bu sadece karikatüristin ününü değil, bu sanat türününkini de olumsuz yönde etkiler.

Karikatüristler genelde fikirlerini insanların günlük hayatlarından alarak çizdiklerinden, dünyanın farklı yerlerinde yaşayıp çalışan iki karikatüristin aynı kompozisyon ve içerikte, aynı unsurları ve hatta aynı çizim tekniğini kullanarak çizdikleri sık sık görülür. Burada tabiiki de iki sanatçının da “aşırmacılık” niyeti yoktur. Bu olay ikisi için de hoş değildir, özellikle de karikatürü sonradan yayınlanan için, çünkü bu onun karikatürün varlığından haberdar olup onu taklit ederek kendi ürünüymüş gibi yayımladığı anlamına gelebilir.

Elbette ki bir önceki örnekte gerçek aşırmacılardan bahsetmiyordum. İnsanların sorunları neredeyse heryerde aynı, böylece karikatüristlerin kullandıkları konular ve nedenler de öyle oluyor. İşleme biçimleri bile aynı olabilir. Dolayısıyla, her zaman iki veya daha fazla aynı karikatürü, iki veya daha fazla karikatüristten (birbirinden bağımsız olarak) görme olasılığı vardır. Öyleyse bu tür olayları engellemek için ne yapmalı? Karikatüristlerin tepkilerini eleştirici kalemleriyle verdikleri insan sorunlarının temelde aynı olması nedeniyle ve karikatürlerin artan üretimini de akılda tutarak, karikatüristlerin dünyadaki diğer meslektaşlarının yaratıcı yapımları hakkında daha çok bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.Bu amaçla yapılabilecek birkaç şey vardır: Basılmış karikatür kitaplarından kişisel kütüphaneler yapmak, bilgisayar veya diğer sistemlerden bilgi almak (INTERNET vs.).

Bu anlayış ile bu tür bir yaratıcılığa yaklaşım karikatürist için zorunlu oluyor. Karikatüristler için, farklı uluslararası sergilerde eserleri sergilendiğinde aynı karikatürü görmek hoş bir durum değil. İfade yöntemlerinin göreli kısıtlılığı karikatüristin bağımsız olarak “tekrarlama” yapmasına neden olur, ama özdenetim, iyi bilgi, “kolay” dan, sömürülmüş konulardan kaçınmak, karikatüristin bu hep görülen (deja vu) karikatürleri çizmesini engeller. Bu da her karikatüristin çizime ciddi yaklaşması ve üstünde çok düşünmesi anlamına gelir.

4-) Ortaya çıkan sonraki sorun ise bir öncekine çok benzemekte. Karikatürlerin çeşitliliği ve farklılığıyla ilgili. Çok sık olarak bir karikatüristin kullandığı başarılı bir kavram çözümünün, başka bir karikatürist tarafından bir başka ve hatta aynı konu üzerinde kullanılması. Biz buna kavram veya çözüm aşırmacılığı diyoruz, ama bu eğer karikatüristin kendisi tarafından yapılıyorsa buna da kendini aşırma veya kendini tekrarlama denir. İki durumda da önemli nokta, yeni birşey bulmama ve böyle karikatüristlerin belirgin “tembelliği”. Yine, bunun çözümü daha ciddi ve çok çalışmakta. Karikatürist her zaman, her karikatürün küçük birer başyapıt olduğunu aklında tutmalıdır.

5-) Bazı karikatüristler, karikatürlerin metinlerini yazarken yanlışlık yaparlar. Örneğin ilk olarak cevabı yazıp sonra soruları yazmak ya da kullanılan kelimelerin edebi olmayışı gibi... Bir sonuca bağlayalım. Eğer karikatüristin temel amacı insanları esprili eserleri ile, insanların zayıflıkları veya olumsuz tarafları ile güldürmek ise mantığını, bilgisini, becerisini ve en son çabasını kullanmakla ve bütün bunları aklında tutmalıdır. Eğer “küçük” şeylere dikkat etmezse ve bu ilkelere uymazsa, istemeden yaratıcılık ününü mahvedecek, böylece karikatürün sanat olmadığını, sadece gazetecilerin bir ürünü olduğunu iddia edenleri onaylamış olacaktır