GÜLERÇETİN
Türk ve dünya karikatürünün ustalarından Turhan Selçuk , 1940'larda
karikatür dünyasıyla tanıştıktan sonra Türk karikatürünün yazıdan sıyrılıp
çizgiye yöneldiği kabuk değiştirme sürecinde öncü bir rol üstlendi. Selçuk
ileriki yıllarda grafik mizah olarak da adlandıracağı
bu karikatür anlayışı üzerine görüşlerini gerek kendi yazdığı yazılarda
gerek basın söyleşilerinde dile getiriyordu. Türk karikatür tarihçesinin
araştırmacılığını üstlenen Turgut Çeviker , Turhan Selçuk'un yıllardır
birikmiş olan bu yazılarını toplayıp düzenleyerek 'Grafik Mizah'
adı altında kitap haline getirdi.
Çeviker'in 'bir karikatürcünün romanı' olarak da adlandırdığı kitap,
Turhan Selçuk ve başka karikatür ustalarının karikatürleriyle de zenginleşiyor.
Irıs Koleksiyonu'nun Mizah Kültürü dizisinden
çıkan Grafik Mizah'ın son elli sayfasında
da kapsamlı bir Turhan Selçuk Kaynakçası yer alıyor. Yarım yüzyılı aşkın
süredir üreten karikatür ustası Selçuk ile karikatür üzerine söyleştik.
'Gırgır mizah' da türlerden biridir
- Yarım yüzyılı aşkın sürelik serüvenini gözlemlediğiniz Türk karikatürünün
bugün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Türk karikatürünü 'Cem Dönemi' , 'Cemal Nadir Dönemi' ve 1940'larda
başlayıp 1950'lerde gelişen 'Çizgiyle Mizah'
ya da 'Grafik Mizah' çağı olarak üç döneme
ayırabiliriz. Karikatürümüzün bugüne geldiği noktada ise Grafik Mizah'ın
yanı sıra Suavi Süalp 'in başlattığı, Oğuz Aral 'ın geliştirdiği ve yaygınlaştırdığı
'Gırgır' ekolünden de söz etmek gerekir.
'Yazısız' ın başı çektiği günlerde Oğuz Aral dostumun, ''Turhan, şu
Yazısız'ı çıkarıp ortalığı karıştırdın. Karikatürü halka indirmek, yaygınlaştırmak
lazım...'' diyerek serzenişte bulunduğunu unutamadım... Oğuz Aral, o günden
sonra bu inancının paralelinde çalıştı ve çıkardığı 'Gırgır' dergisiyle
de yapmak istediğini gerçekleştirdi. Gırgır 400 binlere ulaşan tirajıyla
Türk karikatürü alanında etkinlik kazandı.
Son yıllarda '1950 kuşağı' diye anılan mizah
çizerlerinin çoğunda sapmalar görüldü; Gırgır mizahını başlatan usta çizer
Oğuz Aral ve onun dergisinde yetişen bazı karikatürcüler ise günlük gazetelerde
çalışmaya başladılar...
- Nasıl değerlendiriyorsunuz günümüz mizah
dergilerini?
Oğuz Aral, Gırgır'ı kapadıktan sonra, moda haline gelmiş Gırgır dergisinin
izinde birçok dergi çıktı piyasaya, ama hiçbirisi Gırgır'ın tirajına ulaşamadı.
Ben, bu dergilere Oğuz Aral'ın çocukları, torunları gözüyle bakıyorum.
Karikatürün türleri vardır, 'Gırgır Mizah'
ı da bu türlerden birisine katmak olasıdır. Oğuz Aral'a özgü çizgi, biçim
ve anlayış, dergilerde egemenliğini sürdürmektedir. En azından politik
alanda muhalefet görevlerini etkin bir biçimde sürdüren bu dergilere başarılar
ve uzun ömürler diliyorum.
'Güldürme katkısal bir unsurdur'
- Sizce iyi bir karikatür hangi öğelerden oluşur?
İster siyasi, ister sosyal, ister güldürü, ister karamizah olsun, karikatürcünün
çizgileri, grafik sanatının gerektirdiği çizgiden yoksunsa ona bir sanat
yapıtı gözüyle bakamayız. Grafik çizgi, güçlü bir espriyle desteklendiğinde,
karikatür iyi bir karikatür olur.
- Bir karikatürde gülme-güldürme eylemlerinin payı nedir? Karikatürün
asıl amacı nedir sizce?
Aydınlanmanın bir ürünü olan karikatür, İtalya'da Rönesans'la birlikte
doğdu. O çağdaki adı, hücum etmek anlamına gelen 'Caricare' idi. Zamanla
gelişerek günümüze dek ulaştı. 'Hücum etmek' , yerini 'eleştiri' ye bıraktı.
Onun için, bu sanatta dalkavukluğun yeri yoktur. Amacı ya sanatsal boyutlara
ulaşmak ya da mizahi eleştiri yoluyla toplumları iyiye, doğruya yönlendirmektir.
Gülme, güldürme tek amaç olmayıp katkısal bir unsurdur.
- Bir karikatürü sanat yapıtı kılan ölçütler nelerdir?
Karikatürcü çizgiyle düşünen, söylemek istediğini çizgiyle ileten kişidir.
Bu grafik çizgi mizahla yüklüdür ya da bu çizginin eğiliminde mizah
vardır... Evrensel çelişkinin diyalektiğindeki insan çelişkisi, grafik
mizahın hammaddesidir. Mizah çizeri bu hammaddeyi,
mizah
mayasını katarak yoğurur, bir biçime sokar ve izleyicilere öylece sunar.
Bu anda sanatçının kendine özgü dünya görüşünün, kendine özgü grafiğinin,
kendine özgü esprisinin büyük payı vardır. Karikatürü sanatsal boyutlara
taşıyan, bu güzellikler ve ölçütlerdir.
Yarınlara kalacak yapıtlar yaratmak
- Siyasi karikatürün ömrünün az olduğu görüşü hâkimdir genelde. Bu tarz
karikatürlerin de sanat olarak uzun süre yaşayabilmesi neye bağlıdır?
Mizah çizeri, salt çizgileriyle bile sanatsal
boyutlara ulaşmışsa, yarınki nesillere kalabilecek yapıtlar oluşturabilir.
Örneğin, çağının karikatürcüsü sayılan Dalimier , günümüzün en büyük ressamları
arasında sayılmaktadır. Siyasal karikatürcülerde bile, amaç insanı, insanları
eleştirmek olduğunda, yarınlara kalabilecek yapıtlar çizilebilir. Tarih,
bilimsel yasalar içinde oluşur. Yaşadığımız dönemin siyasası içinde değişen
olayların değişmez özünü yakalayabilen mizah
çizeri, yarınlara kalacak yapıtlar yaratabilir.
- Abdülcanbaz karikatürdeki başarısını tiyatroya taşıyan bir tip. Bu
başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Abdülcanbaz'ın 42 yıldan beri ilgiyle izlenmesi, birçok hikâyesinin
geleneksel kökenlerimizden renk almasından (Karagöz-Hacivat, ortaoyunu
gibi) ileri gelmektedir. Bir çizgi, bir üslup araştırmasının yanı sıra
onun diğer çizgi romanlara benzememesi için kendine özgü anlatım, kendine
özgü çizgi dünyası edinmesine çalıştım. Bu özgün anlatımın karakterinde
ya da kökeninde bir tiyatro senaryosu özelliklerini de taşıyor olasılığı,
tiyatroya da taşınmasına neden olmuştur diye düşünüyorum...
- Yazılarınızda sık sık yanıtlamak zorunda kaldığınız suçlamalar Türk
karikatüründe üstlendiğiniz öncü rolden mi kaynaklanıyor?
Yenilikler kolay kolay benimsenmez. Uzun bir zaman boyutu içindeki alışkanlıkları,
değer yargılarını kırmak, yok etmek kolay değildir. Başlangıçtaki suçlamaların
nedeni budur. Doğal olarak tutucu kesimler güzel de, doğru da olsa her
yeniye karşı çıkacaklardır. Salt karikatür alanında değil, siyasal, toplumsal,
inanç alanlarında da bu böyledir. Uygarlığı, ilerlemeyi, insanlaşmayı amaç
edinmiş her bireyin görevi, geriye, tutuculuğa, batıla karşı çıkmak; uygarlığın,
yeninin, aydınlanmanın yolunu açmaktır.